Sadeleştirmeci arkadaşların Risale-i Nur üzerinde bir kasap maharetiyle yaptıkları operasyondan bir küçük örneği karşılaştırmalı olarak verelim.
Yirmi Altıncı Sözün başındaki bir cümlenin orijinali:
“Evet, mânen terakki etmeyen avâm içinde kaderin câ-yı istimali var.”
Bu da aynı cümlenin “sadeleştirilmiş” hali:
“Evet, manevî yönden ilerlememiş avam tabaka tarafından her şey kadere verilir.”
Oysa her şeyi kadere veren avam değil, Kur’ân’ın bizzat kendisi! Sadeleştirmecilerimiz işte bunu hesaba katamamışlar (üstelik aşağıdaki örneklerin ikincisinde, takdim-tehir suretiyle “her şey” üzerinde ayrı bir vurgu var):
“Her şeyi bir ölçüyle yaratıp kaderini belirleyen Odur.” (Furkan, 25:2.)
“Muhakkak ki Biz her şeyi bir kaderle yarattık.” (Kamer,54:49.)
Artık burada duruyor ve söyleyecek bir söz bulamıyoruz!